İki ölüm; Bir ders

Ceyla Gölcüklü.

Robert Kolej mezunu idi. Yapı Kredi Bankası’nda memurken Azeri asıllı işadamı Sheri Shahnavaz ile tanıştı. Güzelliğiyle işadamının başını döndürdü. Evlendiler. Ceyla Shahnavaz adıyla sosyetenin en gözde simalarından biri haline geldi..
Sheri Shahnavaz ile yaptığı evlilikten daha çok, 140 trilyonluk tazminat aldığı boşanması meşhur oldu.

Bir dönem mankenlik yapan Ceyla Gölcüklü, bir çok dergiye de kapak oldu. Adı pek çok sansasyonel haberle birlikte anıldı.

Çeşme’de ünlü kabadayı Dündar Kılıç’ın kızı Fatma Kılıç’tan dayak yediği iddia edildi.

İşadamı Zeki Tanyeri ile yaşadığı aşkla da uzun süre magazin sayfalarında yer bulan Gölcüklü’nün Tanyeri ile nikah masasına oturması beklenirken bu ilişkide sona ermişti.

Sosyetenin bir diğer güzel kadını Siren Ertan’la yaşadığı magazin kavgası ve mahkemelik oluşlarıyla basında uzun süre yer aldılar.

Son dönemde pankreas kanseri olduğuna dair haberler duyuldu.

Gölcüklü’nün kanser tedavisi gördüğünü öğrenen Siren Ertan ise buzları eriten şu açıklamayı yapmıştı: “Haberi ben de basından öğrendim. Allah kızına bağışlasın, acil şifalar dilerim. Tedavi sürecinde yardımcı olmamı isterse olurum. Hasta olmayan, başına bu hastalık gelmeyen birine bu konuda bir şey anlatmak çok zor. Bu yüzden ne anlatsam boş. Ceyla benimle istediği zaman bu konuda konuşabilir. Canı gönülden bu hastalığı mümkün olduğunca az acıyla atlatmasını dilerim.”

Hastalığı ağırlaştığında gizlice hastaneye yattı. Ölümü, cenaze namazı ve gömülmesi sessizce oldu. Buna karşılık günler boyunca yazılı ve görsel basında yer almaya devam etti. Halen dahi yazılıp-çizilmeye, televizyon ekranlarında görülmeye devam ediyor.

Abdurrahman Kızılay.

Asıl adı Abdurrahman Ömer İbrahim olan Türk Halk Müziği sanatçısı Kızılay, 1 Temmuz 1938’de Kerkük’ün Musalla semtinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kerkük’te tamamladı. Başta Abduvahit Küzecioğlu, İzzettin Nimet, Reşit Küle Rıza olmak üzere Kerkük’lü ünlü ustalardan ders aldıktan sonra müzik eğitimi için Ankara’ya geldi. Devlet Konservatuvarı’nda müzik eğitimi alan Kerküklü Kızılay, 1950’lerin ortalarından itibaren Kerkük Kızılay’ında gönüllü olarak çalıştı. İlk türkülerini 1959’da Bağdat Radyosu’nun günde yarım saatlik Türkmen programında okudu. 1960 yılında 6 yıl Ankara Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümü’nde eğitim aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra 1966’da Kerkük’e dönen Kızılay, Baas Partisi’nin iktidara gelmesinden bir ay önce tekrar Türkiye’ye geldi ve geliş o geliş. Ancak seneler sonra 2003 Eylül’ünde baba toprağına adım atabildi. 1974’de Türk vatandaşlığına kabul edildi.

Türkiye’de Kerkük hoyrat ve türküleriyle özdeşleşen Kerkük Kızılay’ındaki dostları, kuruma verdiği hizmetler nedeniyle Türkiye’de Kızılay soyadını almasını teklif ettiler ona, o da kabul etti. Türkiye’de “Altun hızma Mülayim” türküsü ile tanınan sanatçı, halk müziği repertuarına derlemeci ve icracı olarak yüzlerce eser kazandırdı.

12.12.2010 tarihinde vefat etti. Ölümünden sonra TRT-FM’den başka kendisini hatırlayan çıkmadı. Ceyla Gölcüklü’ye gösterilen ilginin 1/10’una layık görülmedi.

Bu basın, uluçınar olan bir sanatkara, çıplak sosyetik güzele gösterdiği ilgiyi göstermedi.

Baht utansın.

………….

Merzifon Belediyesi “Fotoğraflarla Merzifon,  1870-1970” adlı bir albüm hazırlamış. Sayın Belediye Başkanımız incelik göstermiş.  Adımıza imzalayarak göndermek lütfunda bulunmuş. Kendisine teşekkür ediyorum.

Kitabın içeriğine kaynak olarak mahalli kişilerin arşivlerinin yanında bazı kitap ve kaynaklar da kullanılmış. Bunların arasında bir dönem Merzifon’daki Amerikan Kolejinde görevli kişilerin yazı ve resimleri de var.

Beni rahatsız eden, kitaptaki “Merzifon’da Ermeni varlığı”nın abartılması ve misyoner çalışmalarının  yeterince vurgulanmaması.

Neymiş efendim? Misyonerler Merzifon’da kültürel, sanat ve ekonomik açıdan gelişmeyi sağlamışlar. Eğitimde  büyük katkıları olmuş… Doğrudur.

Ancak Sh 34’te ki resimde gösterilen silahların ne için kullanıldığını ve 1908’de II. Meşrutiyet’te açılan Ermeni Bayraklarının anlamını da vurgulamak gerekirdi.

Türk Beyrağının yanına başka bayrak asmak isteyenlerin sonu da onlar gibi olacaktır!

Merzifon Amerikan Koleji’nin art niyetli çalışmaları, Türkçe Öğretmeni Zeki Bey’in katledilmesi üzerine, bu kolejde  yapılan aramalar sonrasında açıkça ortaya çıktı.

Merzifon Amerikan Koleji’nde ele geçen evrak-ı müsbitenin mahiyeti hakkında Merkez Ordusu Komutanı  Nureddin Paşa, halka yayınladığı beyannamede özetle;

“Merzifon’da  kain (bulunan) Amerika Koleji ile hastanesi dahilinde memleketimize muzır şeyler sokulduğu ihbar edilmesi üzerine ale-l- usul  taharriyat icra edilerek  kolej derununda Rum Pontus Kulübü bulunduğu görüldü. Mektep tatil ve seddelondu (kapatıldı). Müstahdemi memleketten ihraç edildi. Pontus Rum Cemiyeti’nin mührü , bayrakları, arma ile bir çok veraik  zuhur etti.Bu meyanda mektep müdürü Amerikalı Mister Hevayet tarafından Türkiye haricinde bulunan  Amerika mercilerine hitaben  yazılmış olan mektuplar ve heyet-i tedrisiyenin muhtelif raporları da elde edildi.Bunların mündericatına ve mektebin tezahür eden maksat ve mesleğine nazaran devletimiz ve Millet-i İslamiye aleyhindeki gayeleri bervech-i zir hülasa ediliyor.

Tebamız olan Hıristiyanları, bilhassa Ermeniler’i, Rumlar’ı  himaye ve çocuklarını devletimize, dinimize husumet , adavet ve intikam his ve fikirleriyle tahsil ve tedris ve terbiye ediyorlar.

Zevahiri kurtarmak için, bazan az miktarda İslam çocuklarına yapmak mecburiyetinde kaldıkları cüz’i yardımı, günah-ı kebirden sayarak , bir raporlarında bu günahlarından dolayı Hz.İsa’dan avf u mağfiret niyazında bulunuyorlar.”

Benim canım işte bunların unutulmasına-unutturulmasına sıkılıyor.

Ya sizin?

Sosyal olun, Paylaşın!
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir