Diziler Arasında

Görsel medyanın yaygınlaşmasından sonra televizyon dizileri toplum mühendisliğinin en önemli araçlarından biri oldu. Neredeyse her evde bulunan (çoğunlukla birden fazla) televizyonlarda, haber-tartışma programlarından çok diziler izlenmektedir. Komedi dizilerinde dahi yerini alan siyasi propoganda ve toplum mühendisliği çalışmalar, macera ve sosyal içerikli dizilerde en üst düzeye çıkmaktadır. Toplumumuz önce bunları tartışırken, zaman ilerledikçe tartışmayı ve verilen mesajlara dikkati dahi bırakıp, şuurlarını ve şuuraltlarını toplumu yönetenlere teslim etmektedir. Zaten, arzu edilen de budur.

Kanuni’nin haremden çıkmaması, günler süren Aleksandra halvetleri, cihan padişahının “Sülüman”lığa indirgenmesi, Fatmagül’ün ırzına geçilince cazibe odağı haline gelmesi, yengesini beceren yeğenler, çocuk öldüren devlet görevlileri…

Bunlardan hiç birisi tesadüf veya senaryodan ibaret değildir.

Osman Sınav, -benim şahsen- en beğendiğim yapımcılardan biridir. Ülkücü kökenden gelmiştir. Eserlerinde kalite ve ilkeler vardır. İki sezondur, TRT’de “Sakarya Fırat” adlı dizisi devam etmektedir. Tiplemeleri dahi son derece ciddiyetle seçtiğini düşünüyorum. Renkli gözlü Kürtler, Fikri Sağlar’ın üvey kızının terörist rolünü oynaması (O hanımın soy özellikleri dikkate değerdir), Türk-Kürt aşkı, zemine yayılmış Türk-İslam kültürüne ait özellikler… Hepsi güzel. Cuk oturmuş ta….

Anlamadığım, anlayamadığım şey, Güney Doğu’daki bölücü terörle mücadeleyi, bir asteğmen, bir astsubay, bir uzman çavuş ve 30 kadar er ve erbaşlamı yürütülüyor? Muvazzaf subaylar ateş hattında yoklar. Subaylar, her türlü emniyet tertibatı alındıktan sonra sahneye çıkmaktadırlar. Diziyi severek izlememe rağmen bu husus içimi yakıyor. TSK ve muvazzaf subaylarımız bunu hak etmiyorlar. (Genel anlamda konuşuyoruz. İstisnalar kaideyi bozmaz.)

Osman Sınav gibi birisi bile TRT’ye dizi yapabilmek için bu tavizi vermiş. Keşke vermeseydi.

…..

“Kurtlar Vadisi” Osman Sınav’la başlayan Türk televizyonculuğunda fenomen dizi idi. Sonra Sınav bıraktı. Yerini başkaları aldı. Dizi değişmeye başladı. İdol tipleri dejenere ettiler. Mematiden zamparalık dersleri, Abdulhey’den uyuşturucu ve alkol reklamları derken, gündelik siyasi konular dizide işlenmeye başladı. Polat Alemdar AKP’nin sözcüsü oldu. En kahraman Rıdvan –Pardon Polat) Başbakana, derin devlete, Amerika’ya, İsrail’e yalnız başına kafa tutar oldu. Yetmedi derin devletimizin ne kadar adi (?) olduğunu anlatmaya başladılar. Hiç birisi ile iktifa etmediler, en sonunda yapılabilecek en adi- alçakça propogandayı yaptılar. Derin devletin adamlarına İstanbul’un göbeğinde bebek öldürttüler. Bebek katili, bölücü başı, Yassıada misafirinin  (!) yaptıklarını devletin de yaptığını anlatmaya çalıştılar… Maksat APO denen herifin affı için zemin hazırlamak..

Bir de derler ki küfür günahmış… Değil kardeşim; Böylelerine küfretmek günah değil… Varsa günahı bana olsun; siz kendinizi tutmayın..

Kanuni (Muhteşem) Sülüman, devleti haremden yönetir olmuş. Aleksandra, Sülüman’ı güldürerek memleketin ve Osmanlı devletinin ırzına geçmiş. Pargalı İbrahim, padişahın huzurunda izin almadan konuşur olmuş. Bunların hepsi muhteşem yüzyılda olmuş. Sahi Osmanlı (ve dolayısıyla atalarımız) bu kadar adi-pespaye ve uçkur düşkünü mü imişler? Bilinen dünyanın yarısından çoğuna sahip olan Osmanlı böylesine adi mi imiş?

Yoksa bizi adi olduğuna mı inandırmak  istiyorlar?

….

Köylü güzeli Fatmagül’e birden fazla kişi peşpeşe tecavüz etmiş. Türkiye günlerce bunu konuştu. Sonra  Fatmagül’e saki “Yürü Ya Kulum” dendi. Fatmagül hızla ilerliyor. Köşklere taşındı. Tecavüzcüleri de dahil herkes etrafında  pervane. İlerleyen bölümlerde ayaklarını öpenler çıkarsa şaşmayacağım.

Artık iğnelik, porsukluk, namusunun kirletilmesi önemsiz şeyler olarak gösteriliyor, kabul ediliyor.

…..

Günlerce- haftalarca- aylarca izlenen Aşk-ı Memnu dizisi ile yeğenlerin amcalarının karıları ile yatması normal gösterilir oldu. Sanırsın godoşlar baş tacımız; toplumumuz Ren geyiği sürüsü…Aman boynuzlara dikkat, çarpışıp kırılmasın(!)

….

Eski bir atasözümüz derki: “Kış kışlığını, puşt puştuğunu gösteririr.”

Toplum olarak yavaş yavaş donduruyorlar ve puştlaştırılıyoruz.

Namus ve ahlak anlayışlarımızı dejenere ediyorlar…

Keşke bizi idare edenler, kilise açmaktan arta kalan zamanlarında bunlarla da iligilenebilseler.

Sosyal olun, Paylaşın!
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Diziler Arasında için bir cevap

  1. Kerem Erzurumlu der ki:

    İnanamıyorum; Az önce Kurtlar Vadisi’nde “insanları bağlayıp gömenler”, yeni baş kötü konumundaki derin devlet görevlisine “tahliye yetmez, beraat istiyoruz” dediler.
    Bir millet işte böyle uyutulur. Hükümetin beceriksizliği sonucu “birileri” tahliye olur, hükümete çanak tutan diziler ise bu “tahliyelerin” nedeni derin devlet der ve kendilerini sütten çıkmış ak kaşık ilan eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir