Kargışımdır

Gönlüm yaralı dostlar. Gönlüm ağlamaklı. Göz pınarlarımdan süzülen yaşlar, üzüntüm-elemim değil; aczimdir, melalimdir, utancımdır.

Giden her yiğidin ardından atılan nutuklar, “kararlılıkla sürdürülen mücadele” söylemleri, “kanın yerde kalmayacağı” ifadeleri, “kardeşlik” teraneleri… Yüreğimi kanatıyorlar.
Şehiti veren Samsun, Amasya, Giresun, Ordu, Trabzon… En son benim ikinci memleketim: Turhal, İstanbul ve Adana… Yani Türkiye…  En son Turhal’lı yüzbaşı Erdal Okur ile erler Yusuf Aktan ve Onur Karakuş şehit oldular.
Şehit edenler bölücüler…
Analar ağlıyor… Yürekler yanıyor… Şehitlerimle, dağda köpek gibi yaşayıp, bu vatanın evlatlarına kurşun sıkıp, it gibi geberenler aynı kefeye konuyor..

Sanki, Hicrani Baba, ak saçlı analar, elleri kınalı gelinler için söylemiş:

 

Hicrani’yem der ki bakın halıma

Dağlar dayanmıyor ahu zarıma

Elim ermez oldu kispi karıma

Çünkü gül yüzlümü elden aldırdım”

Sözüm, siyasi rant için Kürtçülerle kolkola giren, onları ağırlayan siyasetçilere, bürokratlara, aydın geçinenlere…
Sözüm askerin-polisin ellerini kollarını bağlayanlara….
Özerklik diye ortaya çıkanlara… PKK bayrağı asanlara…
Gülyüzlülerimize kıyanlara…
Hicrani’nin dediğince, gelde bahta-kadere isyan etme:

“Kime kin ettin de giydin alları
Yakın iken ırak ettin yolları
Mihnet ile yetirdiğim gülleri
Vardın gittin bir kötüye yoldurdun”

Dinimiz der ki: Mücadele edin. Hiçbir şey yapamıyorsanız; buğz edin.”  Amenna ama…. Bunca gafil, vurdumduymaz ve hatta hain varken, buğzumu, öfkemi, kinimi hangisine yönelteyim…

Atsız Hoca öfkesini, kinini topal askerin bacağı ile alay eden alagarson saçlı kıza yöneltmiş…Ne diyordu Atsız, “Topal Asker” şiirinde?

Atsız Hoca’nın Topal Asker şiiri, -belki- birilerine bir şeyler anlatacaktır:

“Ey saçları “alagarson” kesik hanım kız!

Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!

Bacağımla alay etme pek topla diye.

Bir sorsana o topallık nerden hediye ?


Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda

Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda…

Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:

Sizin için harbederken yedim kurşunu.


Omuzunda neden seni fuzuli çeksin?

Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..”

 

Şehitlerimiz, mezarlarından kalkıp ta bize Emin Ege’nin dizeleriyle seslenseler ne cevap verebiliriz? Şehit emanetlerinin yüzlerine nasıl bakarız?

“Bu koca dünyaya sığdırmadın beni

Habuki; muhtaç değildim bir avuç toprağına

Şimdi yokum hayatında nerene yakarsan kına

Bu şiiir değil bedduamdır sana.”

Diyeceksiniz ki, “kına”yı bizden önce yakması gerekenler var… Haklı olabilirsiniz; Olabiliriz. Ama bu bizim sorumluluğumuzu ortadan kaldırır mı? Hiç sanmıyorum..

Öylesine kör, öylesine sağır olduk ki… Dulların-öksüzlerin-yetimlerin ahını işitmiyoruz. İşitmek istemiyoruz. Kulaklarımızı ve gönüllerimizi kapatıyoruz. Reina’larda, Leila’larda eğlenmeyi tercih ediyoruz. 13 şehitin geldiği akşam tüm televizyonlarımız vur patlasın çal oynasın eğlence programında idiler.

O insanlar, bize Harun Yiğit’in diliyle seslenseler haksızlar mı?
“Kuzusun yitirmiş meler koyunda
Yiğit’im çok zalim var mı soyunda
Saramadım bir kez fidan boyunda
Belini yılanlar dolasın Leyla.”
Sizce biz, o yılanları, Leyla’dan daha fazla hakketmiyor muyuz?
Babasız çocuklar, kocasız gencecik dullar, yüzlerimize karşı, Ruhsati’nin oğlu olan Aşık Minhacı’nın veya Aşık Öksüz Oğlancık’ın bedduasını okusalar kim ne diyebilir?   “Gittiğin yer boran olsun kış olsun,

Bastığın yer demir olsun taş olsun,

Karnın dolu, kucağın boş olsun,

Elde görüp yerinesin ağ gelin.”

“Gezdiğin yer çayır çimen hoş ola

Yattığın yer bir karaca taş ola

Koynun dolu kucağın boş ola

Bedduamda alkış ola ey gelin.”

Hep, Namık Kemal’in hayaliyle yaşamıştık:

“Görmeden ölürsem millette ümid ettiğim feyzi

 Yazılsın seng-i kabrime vatan mahzun”.

Artık hayallerimde öldü. Ümidim kalmadı, ne hacısından ne hocasından…

Katı kılıç çalma günü yaklaşıyor..

Şenlik’in, Köroğlu’nun koçaklamalarının çağı geliyor.

“Ehli İslam olan eşitsin, duysun,

Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana,

İsterse düşmanın hepisi gelsin,

Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana.”

“Yiğitler silkinip ata binende,

Derelere bozkurtlara ün olur,

Yiğit olan döne döne dövüşür,

Kötüler kavgadan kaçar dön olur.”

 

 

 


Sosyal olun, Paylaşın!
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir