Kitaplar Arasında

Yaz döneminde okuduğum üç yeni kitabı sizlerle paylaşmak istedim.

Bunlardan ilki çok yakın zamanda kaybettiğimiz  dava ve düşünce adamı Necdet Seviç’e ait. “İstiklal harbinde etnik ihanet” başlıklı kitabı Bilgeoğuz yayınları tarafından yayınlanmış. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan ve Osmanı kimliği altına saklanarak ihanet eden aydın ve askerleri anlatıyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap.

Şimdiye kadar duymadığım, hainler tarafından Mart 1922’de Balıkesir’de toplanan kongre sonunda yayılan bildiride, “Yüzyılın vahşi ve barbar Türkleri ile yaşamaktansa, medeni milletlerden olan Yunanlılarla yaşamayı cana minnet biliriz” denildiği dikkat çekicidir.

İkinci kitabımız MHP eski genel başikan yardımcılarından Deniz Bölükbaşı’ya ait ve “Dışişleri İskelesi” adını taşıyor. Doğan Kitapları tarafından yayınlanmış.

Dış İşleri Türkiye’de yeterince tanınmayan ve “monşer” suçlamaları karşı karşıya kalan kurumumuz. Devlet olarak hafızası en kuvvetli olan ve arşivleri itibarıyla göz ardı edilemeyecek yapıdadır. Buınların rağmen, Dış İşleri’nin yapısı ve çalışmalarının da yeterince bilinmediği bir gerçektir.

Bölükbaşı, 35 yıla daytanan dış işleri geçmişini bu klitapta özetlemiş. Yakın tarihimizle ilgili dış işleri arşivinde bulunan bilgileri okumak çok aydınlatıcı oluyor.

Öncelikle, Dışişleri Bakanlığı’nda görevli personel sayısının sadece 5413 olması şaşırtıcı olup; Bunlardan yarısı dış ülkelerde görev yapan sözleşmeli personeldir. Meslekten olanların sayısı ise 982’dir. Dış İşleri Bakanlığı’nın toplam yurt dışı temslcilik sayısının 203 olduğu göz önüne alınırsa, her temsilciliğe ortalama 4-5 kişi düşmektedir. Bu rakama merkezde görevli olanlar da dahildir. Dış ilşleri mensuplarının yaklaşık ¼’ünün merkezde olduğu düşünülürse, her temsilciliğe düşen ortalama personel sayısı 3-4 olmaktadır. Dış İşleri Bakanlığı’nın bütçeden aldığı pay ise binde 0.75’tir.

Dış işleri kadroları ile ilgili olarak çarpıcı tespitler var: “Diğer devlet kurumarından dışişlerine geçiş yapılamaz”, “büyükelçi ile kavas arasındaki tüm dışişleri kadrolar dışardan atamalara kapalıdır.”, “Dışardan büyükelçi olarak atanan çok sınırlı sayıda ve yüksek rutbeli subaylar ve bürokratlarla sınırlıdır. Bu şekilde atananlarında görev süreleri sona erdiğinde dışişleri ile ilişkileri kesilmektedir.”

Yazarın uzun süreli çalıştığı, Yunanistan-Ege-Kıbrıs masaları ile ilgili naklettikleri de enterasan bilgiler içeriyor. Bilindiği üzere Bölükbaşı Atina’da görevli iken Ermeni-Yunan terör örgütlerimnin ortak hedefi haline gelmişti ve bombalı saldırıya uğrayıp ağır yaralanmıştı.

Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu, Kıbrıs tartışmaları, Kardak Krizi ile ilgili geniş bilgiler bulunmakta. Heybeliada Ruhban Okulunun, “Heybeliada Özel Rum Erkek Lisesi adı altında 1984 yılına kadar açık olduğunu; o tarhte öğrenci bulunamaması gerekçesiyle kendiliğinden kapandığını” ve olayların arka planını kitapta bulabilirsiniz. Keza, bu gün dahi okulun lise bölümü resmen açık olduğunu; Öğrenci yokluğu nedeniyle açılmadığını bulabilirsiniz.

Son kitabımız, Ahmet B. Karabacak’ın Bilgeoğuz Yayınları’ndan çıkan “Üç Hilal’in Hikayesi” başlıklı anılarından oluşuyor. Karabacak, talebelik dönemimizde kitap almak için sıksık gittiğimiz Beyazıt Beyaz Saray’daki Milli Hareket Yayınevinin sahibi idi. 1960’lı yıllardan itibaren Ülkücü hareketin içinde bulundu. Yakın geçmişle ilgili enterasan bilgiler içeriyor. Örnek olarak rahmetli Başbuğ’dan naklettiği şu ifade devlet yapımız üzerinde uzun uzun düşünmemizi gerektiriyor.

“1960 ihtilalini yaptık. Yabancı ülkelerin bizim kurduğumuz hükumeti tanımalarını bekliyoruz. Fakat bu bir türlü olmuyor. Endişelenmeğe başladık. Hariciyeden bürokratları çağırdım. Bunun sebebini sordum. Bana, ‘Selim Sarper’i, Dış İşleri Bakanı yapın.’ dediler. Dediklerini yaptıktan sonra, bir kaç gün içinde, hemen bütün ülkeler bizim hükumeti tanıdı. Sonra, bu adamı araştırdım. Baktım adam Yahudi dönmesi.”

Keza, 1970’li yıllara ait dönemde DPT’da çalışan bir öğretim üyesine atfen verdiği bilgide, Özal’ın DPT müsteşarlığı döneminde yapılan yatırımlarla, Lübnan’da bir duvarda gördükleri Kürdistan haritasının birebir çakışması dikkat çekicidir.

 

Sosyal olun, Paylaşın!
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir